Bir fikri kabullenmenin 5 evresi
Aslında bunlar bir acının karşısında örneğin sevdiğiniz birini kaybettiğinizde yaşadığınız süreçlerdir. Bunları kendi küçük aklımla “bir fikri kabullenmenin beş evresi” olarak değiştirdim ve bu da bana hayatımda bana zorluk çıkartan her insanı gördüğümde nasıl davranmam gerektiğini öğretti. Sonuçta başkasının fikrini kabullenmekte bir insana sevdiği birini kaybetmek hissi verir… Birine birşey anlatırken inkar görürsem şöyle düşünürüm:
|
Şimdi her zamanki gibi hikayeleştirerek anlatayım:
Geçenlerde eşim ve 6 yaşındaki kızım ile kahvaltı yapıyoruz. Tereyağını ekmeğe güzelce sürüyorum; eşim dedi ki “yeter yeter sıvadın” ? :)
Ufaklık hemen atladı “Baba sıvamak ne demek?”
Ben şimdi anlayacağı şekilde basite indirgeyerek anlatmaya çalışıyorum.
“Bak kızım hani karşımızda bir inşaat yaptılar ya işte o inşaat ilk yapıldığında duvarlar düz gözükmesi ve boya yapabilmek için çimonto denilen bir karışım duvarlara düzgünce sürülür sonrada üzerine boya yapılır.”
İlk inkarım geldi “Heee boya yani” dedi.
Ben hayır kızım boya başka bir şey dedim.
Kızdı gözlerini devirdi, iki kolunu iki yana attı ve öfkelendi çünkü aklında olan ve bildiği bir şeyin yerine bambaşka bir tanım yerleştirmesi gerekiyor ve bu da ona acı veriyor. Ben zaten biliyorum moduna geçiyor.
Sonra başladı bana boya ile sıvanın benzerliklerini anlatmaya pazarlık aşamasındayız. “Baba bak boyada duvara sürülüyor, boyada duvarı düzeltiyor, boyada güzel gösteriyor ve temiz kokuyor vb…”
Sonra ben onun tezlerini çürütmeye, youtube üzerinden videolar izletmeye başladım. Çocuk çöktü “öfff yaa dedi ne çok öğrenecek şey var bıktım valla” dedi depresyona hoş geldiniz...
Sonra tabi çocuğu orada bırakmamak gerek motive ediyorum “bak sen büyüyorsun; büyüdükçe çok şey öğrenmen gerekecek” dedim;
“keşke hiç büyümesem dedi” inatla depresyonda kalmayı seçiyor. Büyümenin güzelliklerini anlattım sonra dedim yarın yapı marketten sıva alıp yapalım mı?
Böylelikle sıva yapmanın ne güzel bir şey olduğunu da öğrenmiş olursun dedim.
Tamam dedi ve kabullendi.
İşte 6 yaşındaki bir çocuktan tutunda 66 yaşındaki bir insana kadar tüm insanlığın öğrenme süreci bu şekilde çalışıyor.
Bu sebepten hep tartışıyoruz kavga ediyoruz hatta birbirimize zarar veriyoruz.
Aslında burada iş ve aile hayatından daha sert örnekler verecektim
ama bu benim gibi küçük bütçeli bir insan için çok tehlikeli.
Bir önceki hikayeyi öylece okudunuz çok inkar etmemeniz için süsledim ve kabul ettirdim.
Hadi orta düzey sertleştireyim ve başka bir hikâye anlatayım.
Bu sebepten üzerine en rahat konuştuğumuz 3 konu üzerinden hikayeleme yapacağım.
Din, Siyaset, Çevrecilik. Böyle anlatayım ki inkarın 2. Evresinde amannn siyaset yapıyor işte diyerek kestirip atın.
Yoksa bir teknoloji alımı önerisinde, bir proje önerisinde, vicdanlı olma, inançlı olma önerisinde bulunsam kendimi tehlikeye atmış olurum!
Neyse;
Bir aktivist düşünün ve doğayı korumak için şu üç kabileyi arkasına almaya çalıştığımı hayal edin.
Dini kabileler, (Fethullahçılar, Adnan Oktarcılar gibi)
Sağcı kabileler (Cumhuriyetçiler),
Solcu kabileler (Demokratlar) olarak üç grup oluşum düşünün.
Örgüt diyeceğim şimdi kimse okulda örgüt kuramı dersini okumadığı için yanlış anlayacaksınız. Ben grup diye tabir ediyim.
Sanırım aktivistlerde burada liberal oluyor.
Bu grupları doğaya karşı bilinçlendirerek harekete geçirmeyi hedeflediğimizi düşünelim.
Ve dünya haritası üzerinde nasıl bir çöl ikliminin ortasında kaldığımızı, 50 yıl içinde dikkat etmezsek Afrika, Suriye, İran, Moğolistan, Özbekistan gibi çöl olabileceğimizi anlatalım.
Dini oluşumlar her zaman çöl oluşumlarından çıkmıştır ve hayatları boyunca ağaç olmadan yaşamlarını kaya ve dağ yığınları arasında geçirdiklerinden çok fazla doğaya önem vermezler diyerek konuya kışkırtarak girelim. Hatta şöyle diyelim bir ormana isim vermiş bir cemaat tanıyor musunuz?
Çöllerden bereketli topraklara göç eden gruplar ise refah seviyeleri arttıkça dini oluşumlardan uzaklaşırlar veya çıkarları kadar kullanırlar diyerek iyice sizi 2. Evre olan öfkeye zorluyayım.
“Bu gruplara doğayı yok etmeyin yoksa sizde ve çocuklarınızda yok olursunuz” dediğinizde.
1. Katman İnkar süreçlerine bir bakalım:
Dini gruplar:
Yaratıcının bir planı olduğunu, insanın tanrıyı oynayamayacağını, burasının sınav dünyası olduğunu ve her şeyin olacağına varacağını, sonunda kıyamet kopup her şeyin yok olacağını savunarak bu gerçeği inkar ederler.
Sağcılar:
Ya kardeşim yol'a karşısınız, eve karşısınız, fabrikaya karşısınız Daş mı yiyek diyerek inkar ederler.
Solcular:
Ya bunların hepsi gerici bu ülkeden bir cacık olmaz diyerek ömürlerinde bir dikili ağaçları olmadan içinde bulundukları durumu eyleme geçmeyerek, ötekinin sorunu ilan ederek, boş vermişlikleri ile inkar ederler.
Sorunca “ya ben her sene TEMA’ya sms atıyorum” der…
2. Katman Öfke:
* Dini gruplar beddua, dışlama.
* Sağcılar çapulcular, gericiler, liberaller
* Solcular o… çocukları, alaycı karikatürler, sokak eylemleri ile siyasilerin eline koz vere vere öfkelerini dışa vurular.
3. Katman Pazarlık:
Dinciler :
“Öyle konuşuyon da ibadethane ve nüfus sayımızı 5 katına çıkardık çok şükür cennet bizim hakkımız” Diyerek doğayı katletmenin pazarlığını yaparlar.
Sağcılar:
Ağaçlar yok oluyor ama ülke gelişiyor. o sökülen ağaçların yerine iki katını başka yerlere dikiyoruz. Diyerek çıkarları ile doğa arasında pazarlık yaparlar.
Solcular:
Evimiz değerlendi sonuçta bunu satıp daha doğal bölgelere (İsviçre, Norveç, Kanada) yerleşebiliriz. Si...mişim ülkesini. Bize şu kadar para verin bunları haber yapmayı keselim üzerine birde bu ülke insanı geri diye aşağılarız ki sonra ki nesillerde kendine güvensiz yetişip hiç doğayı korumaya kalkışmasın.
4. Katman Depresyon:
Dinciler:
Valla kimse artık ibadethaneye gelmiyor, yardım parası göndermiyor, yeni nesil çok kötüüü çook hepsi münafık.
Sağcılar:
Ulan nefes alamıyoruz, her yer bina oldu, 3.000.000 TL ye aldığımız ev oldu 950.000, ülke yabancı uyrukludan geçilmiyor.
Solcular:
Geri bu ülke geri, bunların topunu gaz odalarında yakacaksın bak ülke nasıl temizleniyor. Her yer arapça harf doldu, dilimizi unuttuk dilimizi…
5. Katman Kabullenme:
Biz buna halk arasında ya seve seve ya si... si... kabullenirsin diyoruz.
Artık gelecek nesillerin ağaç dikmeye başlasalar bile bu doğal bir süreç olmayacak, 40 ila 50 yıl bu ağaçların gelişimi sürecektir. Çileyi gençler (benim çocuğum) çekecek.
Kabaca Kabullenmenin evrelerini anlattım.
Sen bu yazıyı okurken kabullenmenin kaçıncı evresinde kaldın?
Bence sen yukarıdan aşağı bir daha oku, tıpkı o ayetteki gibi…