“Ben insan sevmiyorum!” çok mu Norm Ender dinlediniz anlamadım ama. Son yıllarda herkesin ağzında bu kelime ben insan sevmem, hayvan severim.
Gerçi hayat senin, tercih de senin “bir öfke denizinde boğulan suratında; sinirden sevimlilik kalmamış”. Hayır kan senin, damar senin, sevgide senin; verirsin vermezsin de öfke verip de sevgimi alabileceğini mi sanıyorsun!
Artistik patinaj sözünle beni mi manipüle edebileceğini sanıyorsun!
Ne olur sev beni mi diyeceğim!
Kusura bakma; nefesi olmayan hocam öğretmişti. İlk öğrendiğim öğüdümdü
“Sevdirmeye çalışma kendini, Sevmeye terk et”
Ne olur Sev beni ya Allah’ın aşkına sev. Gerçi ona da inanmıyordun değil mi ya?
Allah ne demek ondan da bir habersin…
Dur anlatayım. Olur ya belki anlarsın.
Bir bak etrafına o üzerinde gittiğin yolu sana kim yaptı, saçını kim kesiyor, marketten aldığın ürünleri kimler üretiyor, gözlerinle etrafına bir bak; yerler, duvarlar, cihazlar gözünün gördüğü her şeyi kim üretiyor? kim tedavi ediyor seni, kim müzik yapıyor, kim eğlendiriyor seni, kim doğurdu seni, kim sevişiyor seninle, kim çocuk sahibi yapıyor seni ?
Şimdi düşün bakalım Rabbin kim? Sen kimi sevmiyorsun? Sen kimsin…
Bunca nimeti kendin tek başına yapmayı denesen ömrün yeter mi?
Kazandığın üç kuruş para her şeye sahip olma hakkını mı veriyor sana! Havan kime?
Bunca kazandığın rahat yaşama göre; sen bir Tanrı olarak ne veriyorsun kullarına?
Ha pardon sen insan sevmiyordun dimi? Yavru Tanrım benim. Ergen laflarını seveyim.
Son olarak
Rabbini bilen
Haddini bilir
Haddini bilen
Nefsini (ego) bilir
Nefsini bilen
Kendini bilir
Kendini bilmeyene ise şeytan denir...