Lafü-Güzaf

Doğayı Korumak

Dünyada üç şeyin korunmaya ihtiyacı olduğunu düşünürüm.

1.Çocuklar
2.Hayvanlar
3.Doğa

Çünkü bu üçü kadın ve erkek karşısında savunmasız ve korunmaya muhtaçtır. Ben kadın hakları veya erkek hakları gibi kavramlara destek vermem çünkü bu iki sınıfta kendini koruyabilecek fiziki ve akli güce sahip.

Ama benim için doğa, hayvanlar ve çocuklar çıkarlar söz konusu olduğunda pazarlık konusu olamaz.

Evrim kelimesini ve felsefesini hiç sevmem eğer evrimci olsaydım size doğada hak yoktur güçlü güçsüzü yer derdim. Türlerin elimine olması derdim.

Evet doğada hak yoktur ve buna göre kadın hakları veya erkek hakları da yoktur.

Hak insana özgü bir kavramdır doğada yoktur ve Avrupalılar buna medeniyet diyor.

İslam coğrafyasında ise buna hak denir ve diğer adı ise Allah’tır…

Konunun ciddiyetini anlarsınız umarım.   

Sinama Üzerinden

Bazı konuları anlatmak çok zordur çünkü insanlar yeni bir bilgi ile karşılaştıklarında bunu hemen kabullenmezler.

Buna psikolojide kabullenmenin beş evresi denilmekte.
Bu sebepten bir fikri savunurken ya da bir bilgiyi aktarırken arkanızı bazı kaynaklara dayamanız gerekir yoksa kabullenmenin beş evresinde birinci basamak inkar kısmında elenirsiniz.
Eğer delilleriniz çok sağlam ve inkâr edilemez ise karşınızdaki kişi öfkelenecektir; bu durum ikinci aşama olan öfkedir.
Diyelim ki karşınızdaki kişi öfkelenip gitmedi, sizi trol havuzuna sokmadı (dalgaya almak manasında) ya da sizi öldürmedi ve siz ona çürütemeyeceği kabul edilebilir deliller ile gitmeye devam ettiniz bu seferde
3. evre olan pazarlık aşamasına girecektir. örneğin "sen aşkın olmadığını iddia ediyorsun ama kendin de evlisin bu nasıl oluyor" veya tam tersi "aşk var diyorsun ama bir sevgilinde yok !!!"
Diyelim manyakça bir şekilde bu kişiye fikrinizi anlatmaya devam ettiniz (bunu neden yapasınız ki) çünkü bir çıkarınız var ve buna değer diye düşünüyorsunuz. işte o zaman karşınızdaki insanın tüm inandığı değerleri yıktınız ve onu depresyona soktunuz demektir.   
Eğer o kişi bu depresyondan çıkar ve fikrinizi onaylarsa kabullenme olur... Tasavvuf alimleri buna ölüm ve yeniden doğuş derler ve çok zor bir süreçtir.

İnsanların neden düşünmeyi sevmediklerini, neden yeni fikirlere açık olmadıklarını, neden sizi anlamak istemediklerini buradan anlaya bilirsiniz bu bilgi size dinginlik ve huzur sunar insanlara düşman olmayı bırakırsınız. Cahil, yobaz, bağnaz gibi sınıflandırmalardan uzak durursunuz.
Düşünmeyi seven insanları etrafınıza toplarsınız ki bu da size acı verebilir... Bu seferde yalnız kalmak istersiniz.

Beyin dediğimiz şey glikoz ile çalışır ve glikoz yanması beyninizde ısınmaya neden olur çok düşündüğünüzde kafa tasınızın ısındığını görürsünüz akabinde baş ağrısı. Glikoz için tatlıya ihtiyacınız vardır ki bu da bel bölgenizde bir can simidi şeklinde yağlanma demek.

Düşünen insanların çoğu ya keldir yada göz altları torbalı vardır ayrıca göz altları panda yavrusu gibi karadır. Düşünürlerin çok güzel veya yakışıklı olduklarını da söylemek zor.

O zaman bu mazoşistliği sevmiyorsan yapma...!

Algı ve Tüketim Manyaklığı Üzerine

Algı eski tarihlerde olsak bu kişilere büyücü, üfürükçü, muskacı felan derdik sanırım. Çünkü insan beş duyusu ile algılayamadığı şeyleri ulviyete yorar. İnsan algılayamadığı şeyden çok korkar. İnsan korktuğu şeye yaklaşır stockholm sendromu yaşar.
İnsanları iki şekilde manipüle edersiniz ya korkularını kullanırsınız (Fetullah Gülen gibi), yada nefslerini  kullanırsınız (Adnan Oktar gibi). İnsanlar default olarak eylem için bir güdüye ihtiyaç duyarlar, bu ya korkularıdır yada nefs'leri.

İyi bir reklam ve pazarlamacı olmak için 7 nefs'i iyi bilmeniz gerekir: Şehvet, Gurur, Öfke, Tembellik, Kıskançlık, Oburluk, Açgözlülük

İyi bir siyasetçi olmak için tüm korku çeşitlerini iyi bilmelisiniz her biri satranç tahtasında bir hamledir:
Ölüm korkusu, Muhtaç kalma korkusu, Fakir kalma korkusu, Hasta olma korkusu, Sakat kalma korkusu, Yaşlanma korkusu, Zenofobi, Kaynakların tükenmesi korkusu, İnançsal korkular, Hapis korkusu, Doğal afet korkusu, Oterite kaybı korkusu, Yanlız kalma korkusu, Doğa korkusu, Doğa üstü korkusu, İnançsızlık korkusu   vb...).

Hal Durumu

Hal Durumu eskilerde buna verilen isim Tasavvuf. Aslında Tasavvuf'a değişik bir giriş kapısı sunmak istedim doğrusu ve yanlışım ile.

Eskiler derler ki "Tasavvuf Hal durumudur öğretilemez yaşanır" öğretirim diyen var ise çok dikkatli ol. Çok tehlikeli ve engebeli bir yol ve girenin çıktığı zor görülür, çıkanın ise hakkında konuşmadığı bir durumdur.
Bu sebepten sahte; hoca, öğretim görevlisi, prof, bilim insanı sayısı gökteki yıldızlardan bile fazladır. Sen sen ol sorgulamaktan vazgeçme. 

Hakikati istersen kendini sana hayran bırakana değil, seni kendi içindeki huzur ve güzellikleri göstereni dinle. Herkes şaşar beşerdir unutma.

Bu alandaki yazılar ben cahili tarafından sen cahilinedir. Başkasına anlatmada cehaletimiz başkalarınada ulaşmasın. Ne biliyoruz ki kuru laftan başka.