Tekelleşen Teknolojide Çıkış Kapıları Nereler?

 

Apple ve Samsung cep telefonu piyasasını neredeyse tek başlarına domine ediyorlar. Diğer cep telefonu firmaları ise bu firmalardan işlemci, ram, pil, hafıza, ekran temin ederek kendi telefonlarını piyasaya sürüyor.  

Bilgisayar ve sunucu dünyasında da durum böyle. Bir sunucu yada pc almaya kalktığınızda donanım üreticileri belli bu sebepten fiyatlar hemen hemen birbirlerine yakın. Olayı farklılaştıran ise üzerlerinde gelen yazılım ve servis hizmeti.

GPU ve CPU üreten sadece üç firma var. Aslında bir CPU’yu incelediğinizde bir bilgisayarın bütün bileşenlerini içinde taşır. Kendine ait bir hard disk alanı vardır, kendine ait bir ram’i vardır, kendine ait bir ekran kartı vardır, kendine ait giriş ve çıkış birimleri vardır. Üzerindeki ram’i ve hard disk alanını arttırıp; birde ses kartı eklersek yakında bir bordun üzerinde sadece işlemci alacağımız günler yakın gibi. Pardon bu oldu dimi! biz buna akıllı telefon diyoruz. Cebimizden sonra kafamızın içine girebilecek kadar küçülecekler diye hayal ederken

Reklam ve pazarlama uzmanı Elon Musk Amerika’nın yeni oyuncaklarını tanıttığı alanlar  Neuralink, Starlik ve Spacex’i stockholm sendromuna kapılmış merakla takip ediyor ve arzuluyoruz. .

Elon Amerikalı üreticilerin ultra yüksek teknolojileri tanıtır ve pazarlarken biz eski yüksek teknoloji pazarında neler yapabiliriz.  

Ultra yüksek teknoloji ve tekelleşen donanım pazarında; “biz ne yapalım taş mı yiyelim” diyen diğer teknoloji firmaları bu donanım üreticilerinden yapboz parçalarını bir ardunyo sistemi gibi alıp; toplama sistemler yapıp, içlerine kendi geliştirdikleri yazılımları yerleştirerek yüksek karlılıklarla pazara sunmaktalar. Örneğin switch üreticileri, Güvenlik kamerası üreticileri, smart tv üreticileri, cep telefonu üreticileri, Firewall üreticileri, Storage üreticileri, Hyper bütünleşik sistemler vb… liste uzayıp gidiyor.

Ama burada da yeni bir ahlak söz konusu. Çünkü bu donanımları toplayıp içine yazılım giydiren her firma data sızdırma hakkını kendine hak görüyor. Teröristleri önlemek, ambargo kıran firmaları tespit etmek, insan alışkanlıklarını doğru yönlendirmek, daha iyi ürün ve hizmet sunmak, kendini koruyan; ülkesine ve kanunlara yardımcı olmak gibi kutsal görevleri var. Bilişim dünyasında mahkemeye verme, hak arama gibi süreçler dünyanın hiçbir yerinde adaletli değil. Ortam bildiğiniz Teksas vuran vurana.

Örneğin bir erp yazılımı kısa bir süre önce müşterilerinden küçük bir bilgiyi Amerikan hükumetine sızdırdı. Database üzerinden sızdırılan bilgi dört karakter Sevkiyat yapılan ülke = İran. ABD; diğer devletleri ambargoyu kırmak ile suçladı. Devletlerde firmalarını cezalandırdı ve herkes KVKK, GDPR, ISO27001, DLP, WAF, SIEM, LOG vb... gibi standartların ve güvenlik sistemlerinin içinde kendini boğuşurken buldu.  

Birde NSA hacklenmesi var yersen tabi. Ne hikmetse bir anda milyar dolarlık bir sektör ortaya çıktı tamda kriz döneminde.

Bilgi işleyen (araklayan) firmaları incelediğinizde kesinlikle başkalarına ait donanım ve yazılımları kullanmadıklarını görüyorsunuz hatta kendilerine ait yazılım dilleri var. Bir ara Google hiç sunucu satışı olmamasına rağmen dünyanın en büyük sunucu üreticisiydi. Çünkü tüm sunucuları kendine özel üretiyor. Amerikan ordusu Çin'de üretilen İntel işlemcileri kullanmıyor.

Bir arkadaşım anlatmıştı. İrlanda’da Facebook’a network yöneticisi olarak başvuruda bulunmuştu ve IK ile mülakatında eline yüz sayfalık bir yönerge tutuşturup  “burada istenenlere göre bir sanal switch OS’u yazıp gelin işiniz hazır” demişler. Yani kabaca özetledim ama günümüz artık buraya doğru gitmekte.

Günümüzde bankalara gittiğinizde (cep bankacılığını saymıyorum) artık şubede ellerinde tablet ile siz karşılayan insanlar görüyorsunuz. Banka CRM ve ERP yazılımı o kadar eksiksiz geliştirmiş ki kâğıdı tamamen bitirmiş. “Merhaba Ferhat Bey kredimi çekeceksiniz kimliğinizi masanın üzerine koyun” diyor kimliğin fotoğrafını tablet ile çekiyor, ocr tarıyor ve “tabletin şurasına bir imza alabilir miyim hepsi bu kadar. Belgeleriniz mail adresinize iletildi kontrol edebilir misiniz?” 

Ubuntu bir Linux platformu ve GNU lisansı kapsamında free bir işletim sistemi çekirdeği; üzerine geliştirilmekte. Geliştiren firma kendi şirketlerini veri hırsızlığından kurtarırken bir yandan da open source yazılımını dağıtarak dünyanın her yerinden bilgi toplamakta.

Birçok ülkenin; özel şirketlerinin kendisine ait işletim sistemleri olmaya başladı bile.

İş hayatımda bir dönem 1500 makineli bir şirketin. 300 makinesini ubuntu ile çalıştırarak lisan maliyetlerimizi oldukça düşürmüştük. Veri sızması mı; Allah bilir!

Yine iş hayatımda Linux tabanlı Zimbra mail sunucuyu 4 yıl, 3000 kullanıcılı bir şirkette sorunsuz kullandım o kadar iyi ki anlatamam.

Aynı şirkette Linux tabanlı FreePbx open source bir santral sistemi ile 2000 kullanıcılı bir santralde mükemmel işler çıkarttığına şahit oldum.

Linux tabanlı Cpanel web server ve yıllık birkaç yüz dolarlık maliyeti ile içinde alışveriş siteleri de olan 72 web sayfalık bir web server sistemini 4 yıl yönettim. Sıfır hacklenme.

Peki bunca açık kaynak yazılımın başarısından neden bahsediyorum.

Tekelleşen BT dünyasından ve veri hırsızlığından bahsettik peki ya çıkış kapıları. Şimdi çıkış kapılarından bahsedelim.

Çalıştığım bir hava yolu firması dünya genelinde hava limanlarında işletmecilik yapıyordu. O dönem için ERP ve CRM yazılımına ihtiyaç çok büyüktü önde gelen en büyük işe yarar üreticiler ile görüşüldü hazır ERP süreci sisteme uygulamak 2 ila 3 yıl sürecekti ve ödenecek meblağ 3.000.000$ seviyesindeydi.

Firma şu şekilde davrandı. Bir yazılım firması kurdu, iki ünlü Türk yazılım mühendisi ile anlaştı, yazılım firmasına bu kişiler belirli bir yüzde ile ortak yapıldı ve 3 yıl içinde yazılım canlıya alındı. 8 yıl sonra ise kasa operasyonlardan, muhasebe, ik, satın alma, web siparişleri, güvenlik kameraları, ip santrale kadar her alanı yöneten bir CRM / ERP yazılımı ortaya çıktı ve bu yazılımı şu an  1.000.000$’dan satışa sundular + yıllık destek ve geliştirme hizmetleri.

Bir diğer çalıştığım grup şirkette de aynı sorun vardı. Piyasadaki yabancı erp / crm yazılımları kur farkı ile birleşince astronomik rakamlara ulaştı firma otuz kişilik bir yazılım ekibi kurdu ve üç yıl içinde projesinin bir kısmını tamamladı. Ama bu firma yazılım kafasının ana beynini şirkete ortak yapmadığından çok kan kaybetti proje çok defa sekteye uğradı ve insan kaprisleri ile boğuştu. Helende boğuşmaya devam ediyor. Bizm eski bir atasözümüz vardır "Hey gidi densiz nasıl yersin bensiz" anlayana....

BT’de Open Source Linux sistemler üzerine yöneldiğimiz dönemde bize destek olabilecek çok az sayıda; bir elin parmaklarından az entegratör firma vardı ve çok zor destek alıyorduk.

Türkiye'deki entegratör firmaların yaptıkları bir hata var. IT ürünlerini domates, peynir, ekmek gibi satılacak bir ürün sanıyorlar. İlk dolar krizinde çoğu zor durumda kalıp batıyorlar.

Her yıl başı Microsoft ürün satıcıları kapı aşındırmaya başlıyorlar O365 lisanslarını yenileyelim diye 1000 kullanıcılı bir lisans satışından 3000$ bile kazanamıyorlar. Tek umutları şirket içinde bir proje kapmak ve ilerlemek ama nereye kadar? 

Microsoft ise satıcı entegratörleri bana proje getir sana dört haneli paralar vereyim diye sıkıştırıyor. Sadece Microsoft değil diğer yazılım ve donanım üreticileri de aynı taktik ile ilerlemekte.

Hadi donanımı anlıyorum üretmek için sanayi ve çılgınlar gibi bilgi gerekli. Mevcut open source yazılımlar üzerinden neden ilerlemiyorsunuz, neden linux çekirdekleri üzerine geliştirmeler yapmıyorsunuz. Size özel Linux file serverlar, Size özel Linux santraller, size özel Linux mail sunucular, size özel Linux web serverlar, size özel Linux monitoring servisleri.

Aslında bu satış pazarlama kafasının doğası böyle. Aynı sorun Microsoft'ta da vardı

Bill Gates emekli olduktan sonra yerine geçen Steve Ballmer`e göre `Linux dokunduğu her şeye entelektüel anlamda bulaşan bir kanserdi. Çünkü bir satış pazarlamacı bir şey bedava ise onu satamayacağını bilir ve arge satış pazarlamacının işi değildir. Satış odaklı bir şirket ürünü hızla paraya çevirip; başka bir hızlıca satabileceği ürüne odaklı çalışır. Neyse Microsoft baktı ki batacak Bill Gates’i emekliliğinden geri çağırdı. Gates ilk iş olarak Windows’un başlat menüsünü geri getirerek işe başladı.

Sonrasında diğer teknoloji devleri gibi yerine Hindistanlı algoritma mantığını iyi bilen bir işletmeci seçti. Bill Gates yerine geçen Satya Narayana Nadella’nın sayesinde bugün azur servislerinin yarısı Linux tabanlı.

Gelelim Türkiye’ye ve benim aradığım Linux sistemleri üzerine geliştirme yapan Türk entegratörlere. Bir tane sağlam bir entegratör buldum ve dört yıl birlikte çalıştık (mail server, santral sistemleri, web server, local firewall ve monitoring) yine Linux projelerim olsa yine aynı firma ile çalışırım.

Bir Linux tabanlı Türk yazılımı Log ve siem programı ile çalıştım oldukça başarılı,

bir Linux tabanlı Türk yapımı modern file server sistemi üzerine çalıştım kelimenin tam anlamı ile şahane,

bir Linux tabanlı mfa ve şifre sıfırlama yazılımı ile tanıştım; ama o nasıl fiyat kardeşim Allah’tan kork dedim uzak durdum.

Bir Türk üretimi switch sistemi ile tanıştım onlarında fiyatta maşallahları vardı ama ürün güvenlik konusunda çok iddialı.

İki Türk antivirüs firması ile tanıştım fiyat ve performans olarak mükemmeller ve halende onlarla çalışmaya devam ediyorum.

Makalemin sonu bir entegratör olarak kriz dönemlerinde yok olmak istemiyorsanız yabancıların yazdıklarını %5 ila 20 kar ile satmaya çalışmak yerine, open source sistemler üzerine geliştirme yapıp kriz kapıya dayandığında, dolar on katına çıktığında; hiç istifi bozmadan işinize bakmanız akıllıca değil mi?. Emin olun kuruldukları günden beridir; Microsoft ve facebook bile bu kafada.